Blog yazmak istiyordum ama ne yapacağım konusunda hiçbir fiktim yoktu. Bu işe planlı başlamamış olmam, çok dolduğum bir gecede içimi dökecek yer ararken denk geldiğim bazı yazılar, mutlu hikayeler, kafamı dağıtan alışveriş maceraları bu macereya atılmama sebep oldu. Şimdi bende Yazdım; ne varsa… Buraya Kimi zaman kendimi anlatmaya, kimi zaman kendi halime yanmaya, kimi zaman ahkam kesmeye, kimi zaman söylenmeye, kimi zaman da kendimi eleştirmeye, en çokta beraber eğlenmeye geldim. Yeri geldi kanatlanıp uçacak denli sevinçlerimi, yeri geldi derhal kalkıp gidecek denli dertlerimi öyle ya da böyle buralarda varolmaya geldim.
Buraya gelirken en çokta şunu farkettim. Ki benim gibi istikrarsız ve herşeye heveskar biri için 3 yıla yakındır bu bitmek bilmeyen heves içinde olmam buraya gelişimin en büyük işareti.
Yazmak nasıl kendine yolculuk yaptırıyorsa, blog da o görevi görüyor çoğunlukla. Ki kendine yolculuk dediğim şey de illa -kendini bulmak- gibi deruni bir yolculuk olmak zorunda da değil, -kendine iyi geleni bulmak- gibi basit bir yolculuk da olabilir pek ala. Ama her ne olursa olsun yazmanın tılsımı birşeylere iyi geliyor mutlaka!....